OECD Başekonomisti Alvaro Pereira, Türkiye ekonomisi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Pereira, Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinde kaydedilen ilerlemenin, para ve maliye politikalarındaki sıkılaşmanın sonucu olduğunu belirtti. Yıllık enflasyonun bu yıl yüzde 30'a, gelecek yıl ise yüzde 18,5'e gerilemesini öngören Pereira, 2026 son çeyreğinde ise yüzde 15 civarına düşmesini beklediklerini ifade etti. Bu düşüş, izlenen politikaların etkinliğini gösteriyor. Ancak Pereira, yüksek enflasyon ortamlarında değişimlerin zaman aldığını, enflasyonun inatçı olabileceğini ve hizmet enflasyonunun mal fiyatlarına göre daha yavaş tepki verdiğini hatırlattı. Bu nedenle, politikaların kararlılıkla sürdürülmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı. Para ve maliye politikalarının uyumlu şekilde ilerlemesinin, enflasyonla mücadelede başarı için kritik öneme sahip olduğunu belirtti.

Türkiye'nin Enflasyonla Mücadelesi ve Ekonomik Büyüme

Pereira, Türkiye'de bütçe açığının GSYH'ye oranının gelecek yıl yüzde 3'e düşmesini beklediklerini ve bunun gelir performansındaki iyileşmeden kaynaklanacağını söyledi. Sermaye harcamalarında azalma olacağını ve bu mali konsolidasyonun uzun vadede fayda sağlayacağını da ekledi. OECD, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 2,9 ve gelecek yıl yüzde 3,3 büyüyeceğini tahmin ediyor. Bu oranlar, önceki tahminlere göre daha düşük revize edildi. Bu revizyonun nedeni ise küresel ekonomideki belirsizliklerin artması. Türkiye'nin, özellikle ABD ile olan ticaret ilişkilerinde iyileşme sağlaması durumunda, büyüme rakamlarında daha olumlu gelişmeler kaydedilebilir. Dolayısıyla, enflasyonun kontrol altına alınması, mali disiplin ve iş ortamının iyileştirilmesi gibi faktörler, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğinde büyük önem taşımaktadır.

ABD ile Ticaret İlişkileri ve Yabancı Yatırım

Pereira, ABD'nin gümrük tarifelerinin Türkiye ekonomisi üzerinde doğrudan büyük bir etki yaratacağını düşünmediklerini, ancak ticaret engellerinin azaltılmasının her iki ülke için de faydalı olacağını belirtti. Türkiye'nin ABD'ye daha fazla ihracat yapabileceği sektörler olduğunu ve turizm potansiyelinin de artırılabileceğini söyledi. Makroekonomik istikrarın, doğrudan yabancı yatırımı çekmek için en önemli kriter olduğunu vurgulayan Pereira, enflasyonun düşürülmesi, kamu maliyesinin kontrol altına alınması ve iş yapma ortamının iyileştirilmesinin gerekli olduğunu ifade etti. Türkiye'de son yıllarda bazı reformlar yapılmış olsa da, daha fazlasının yapılabileceğini ve enflasyonun kontrol altına alınması ile iş ortamının iyileştirilmesi için iki cepheli bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Küresel Ekonomideki Belirsizlikler ve Büyüme Tahminleri

Pereira, küresel ekonomideki belirsizliklerin tüketici ve iş dünyası güvenini olumsuz etkilediğini ve ekonomik aktivite göstergelerinde etkisini göstermeye başladığını söyledi. Küresel ekonomide ticaret politikalarına ilişkin belirsizliklerin artması, küresel ekonomik büyüme tahmininin aşağı yönlü revize edilmesinde etkili oldu. OECD, küresel ekonomik büyümenin bu yıl ve 2026'da yüzde 2,9 olacağını öngörüyor. Bu, önceki tahminlere göre daha düşük bir oran. Pereira, daha fazla ticari parçalanmadan kaçınmanın herkes için birinci öncelik olması gerektiğini ve Çin ile ABD arasında da bir uzlaşma sağlanmasının umulduğunu dile getirdi. Dünya ekonomisinin sağlıklı bir şekilde büyümesi için uluslararası iş birliğinin önemini vurguladı.