ABD'de Donald Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte, uygulayacağı politikalara yönelik endişeler arttı. Trump'ın ticarette korumacı bir yaklaşım benimseme sözü vermesi, birçok ülkede, özellikle de Avrupa'da, tedirginliğe yol açtı. Avrupa Birliği (AB) ile ABD arasındaki 1,5 trilyon euroluk ticaret hacminin geleceği belirsizliğini koruyor.
AB'nin Trump Politikalarına Tepkisi
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Dünya Ekonomik Forumu'nda yaptığı konuşmada, ABD ile yakın ilişkileri sürdürme arzusunu dile getirdi. Ancak, küresel ticarette yaşanan değişimi ve artan rekabeti de vurguladı. Von der Leyen, son 25 yılda küresel ticaret hacminin iki katına çıktığını, ancak hayal edilen iş birliğine dayalı dünya düzeninin gerçekleşmediğini belirtti. Artık sert jeostratejik rekabetin hakim olduğu bir dönemde olduğumuzu ve büyük ekonomilerin ham maddelere, yeni teknolojilere ve küresel ticaret yollarına erişim için yarıştığını ifade etti. Bu yarışın, yaptırımlar ve ihracat kontrollerinde artışa yol açtığını da sözlerine ekledi.
Korumacılık ve Avrupa Ekonomisi
Trump'ın korumacı ekonomi politikaları, AB'nin önemli sektörlerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle tarım ve sanayi ürünlerinde tarifelerin artması ihtimali Avrupa ülkelerinin ekonomik büyümesini yavaşlatabilir. Bu durum, AB'nin dış ticaret stratejilerini yeniden gözden geçirmesini ve yeni pazarlar aramasını gerektirebilir. AB, olası olumsuz etkileri azaltmak için çeşitli önlemler almayı planlıyor. Ancak, bu önlemlerin etkinliği, ABD'nin politikalarına ve küresel ekonomik gelişmelere bağlı olacaktır. Gelecek dönemde AB ve ABD ilişkilerinin seyri, iki tarafın da ekonomik çıkarlarını dengeleme yeteneğine bağlı olacaktır.
AB'nin Gelecek Stratejisi
Von der Leyen, önümüzdeki 25 yılda Avrupa'nın büyümesini sürdürebilmesi için daha hızlı ve daha etkin bir şekilde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Bunun için tedarik zinciri bağımlılıklarının azaltılması ve yeni teknolojilere yatırımın artırılması gerekiyor. AB, bu hedefe ulaşmak için iç piyasasını güçlendirmeyi ve küresel pazarlarda daha rekabetçi olmayı hedefliyor. Tedarik zinciri kırılganlıklarının azaltılması, gelecekteki risklere karşı daha dirençli bir Avrupa ekonomisi oluşturmak için önem taşıyor. ABD ile olan ilişkilerin geleceği ise belirsizliklerin devam etmesine bağlı olarak şekillenecek.